Çiftliklerin odağında büyükbaş hayvanların sağlıklı yaşamı var

Cattle First (Önce Büyükbaş Hayvan) girişimi ağrı yönetiminden antibiyotiklerin sorumlu kullanımına kadar bütünsel bir “sığır yaklaşımı” ile büyükbaş hayvanların uzun vadeli sağlığını, refahını ve üretkenliğini ele alıyor. 

CF_SiteBanner

Yeni bir on yılla birlikte yeni uygulamalar zorunlu oluyor. Günümüzde büyükbaş hayvancılık yönetimi, gıda güvenliğini sağlamak için yüksek kaliteli ürünler sunabilen çözümler bulurken hayvan refahını iyileştirme ve çevreyi koruma konusunda da acil bir ihtiyaç olması anlamına geliyor. Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı, Cattle First (Önce Büyükbaş Hayvan) girişimi aracılığıyla, bütünsel “sığır yaklaşımını” yaymak ve uzun vadeli sağlık ve üretkenlik hedeflerine odaklanmak için çiftçiler ve veteriner hekimlerle iş birliklerini güçlendirmeyi hedefliyor.

Cattle First, deneyimi geliştirmek ve geleceğin büyükbaş hayvancılığı ile bugünden ilgilenmek için en yenilikçi ürün ve hizmetlerden yararlanmak amacıyla çiftçiler ve veteriner hekimlerle doğrudan etkileşimi destekliyor. Bu yaklaşım, sağlık ve refah; inovasyon iç görüleri ve inovasyon; eğitim ve sürdürülebilirlik olmak üzere üç temel alanı esas alıyor. 

Birincisi, yani bütünsel “sığır yaklaşımı” hastalık önleme ve büyükbaş hayvan refahını her çiftliğin odağında konumlandırıyor. Kritik bir odak alanı olan büyükbaş hayvanlarda ağrı yönetimi, bazen kolay fark edilemeyebiliyor. Her ne kadar çeşitli rahatsızlıklar hayvanlar için ağrılı olsa da çiftçilerin ve veteriner hekimlerin sorunu tespit etmesi ve ağrıyı hafifletecek, hayvan refahını iyileştirecek ve üretimi sürdürecek uygun çözümler sunması biraz zaman alacaktır. Bu önlemlerin başarılı olabilmesi için büyükbaş hayvanlarda ağrı yönetimi konusunda farkındalığın artması gereklidir. 

Ruminant Ürünler Global Kıdemli Teknik Müdürü Laurent Goby bu konudaki çalışmaları şöyle anlatıyor: “Innovia Technology ile iş birliği içinde yürütülen Farm Animal Well-being Project (Çiftlik Hayvanları Refahı Projesi - FAWP) aracılığıyla büyükbaş hayvanların refahını etkileyen insan davranışları konusunda daha derin bir anlayış geliştirmek ve sorunu çözmek için davranış bilimlerinden yararlanıyoruz. Örneğin pek çok hayvan türünde doğum sancıları diğer ağrılı sendromlara veya rahatsızlıklara kıyasla en şiddetli ağrılar arasında yer alır. Edinilen bilgileri bir filtreden geçirmek ve uygun bilgileri, teknikleri ve iyi uygulamaları yaygınlaştırmak o kritik anda sancıyı ve yaralanma riskini minimize etmeye önemli katkıda bulunabilir. Sorunsuz bir buzağılama süreci, hem ineğin hem buzağının geleceği için çok önemlidir.”

Bulaşıcı hastalıklara ve kalsiyum yönetimine dikkat edilmeli

Bulaşıcı hastalıkların önlenmesi ve kontrolü de aynı derecede önemli bir konudur. Viral Sığır İshali (Bovine Viral Diarrhea - BVD) virüsü gibi faktörler öne çıkıyor. BVD, dünya genelinde ciddi etkiye sahip bir hastalık ve ismine karşın büyükbaş hayvanlarda yarattığı riskler sadece ishal ile sınırlı değil. Erken embriyo ölümü, düşük, ölü doğum ve kısırlık hem süt hem de besi hayvanlarında en sık görülen klinik belirtiler arasında yer alıyor.

Süt üretiminin azalması, gelişme geriliği ve immün sistemin baskılanması da yaygın görülen olgulardır. Bütünsel “sığır yaklaşımı” süt hayvanlarında kalsiyum yönetimi açısından da makul bir anlayış getiriyor. Hipokalsemi (kalsiyum eksikliği), buzağılama sonrası ineklerde çeşitli ikincil problemlerle ilişkilendiriliyor. Kalsiyumun kas ve gastrointestinal motilite için gerekli olması bu duruma yol açıyor. Bu iki alandan herhangi birindeki problemler, sonuçta kuru madde alımını azaltırken metabolik bozuklukları artırabiliyor ve süt verimini azaltan çeşitli olumsuz olayları tetikleyebiliyor. Uygun kalsiyum yönetimi, yeni laktasyon döngüsü için iyi bir başlangıç olabilir.                                                                                                             

“Bir rahatsızlığın en küçük bir işaretinin bile ciddi olduğunun ve dikkate alınması gerektiğinin, olası sorunları önceden tespit etmenin hem hayvanlar hem büyükbaş hayvan üreticileri açısından önemli bir rol oynadığının farkındayız. Sağlığa ve refaha yönelik bütünsel sığır yaklaşımı, büyükbaş hayvanların sağlığına ve üretkenliğine uzun vadede tüm detaylarıyla derinlemesine bakmak anlamına gelir,” diyor Laurent Goby.

Antibiyotik kullanımını azaltmak için bir yol haritası

Bu kadar geniş bir yaklaşımın insanlar üzerinde de etkisi var çünkü; insan ve hayvan hayatları derin ve karmaşık şekillerde iç içedir. Örnek olarak antibiyotikleri alalım. Modern tıbbın ve halk sağlığının temel taşlarından biri olan antibiyotiklerin hem insan hem hayvan sağlığı açısından önemi küçümsenmemelidir. Antibiyotik direnci (AMR) de ciddiye alınması gereken küresel bir tehdittir.

Bakteriler antibiyotiklere tolerans veya direnç geliştirdiği zaman, hayvanların ve insanların ciddi hastalıklar yaşadığı veya basit, tedavi edilebilir enfeksiyonlardan öldüğü bir çağa geri dönme riski oluşuyor. Bakteriyel bir hastalığı tedavi etmenin tek yolu antibiyotiklerdir. Bu nedenle Boehringer Ingelheim Hayvan Sağlığı olarak tedaviden çok ""hastalıkları önlemeye"" odaklanmanın önemine inanıyoruz. 

Laurent Goby sözlerini, “Hayvanların daima yaptığımız her şeyin merkezinde olmasını, işimiz için sadece bu yaklaşımın bizi motive etmesini amaçlıyoruz. Sürüler çoğu zaman üreme, sağlık ve refah konularında nesiller boyu alınan kararların nihai sonucudur. Bunların tümünü tanıyan ve kabul eden bütünsel sığır yaklaşımı, müşterilerimiz gibi hayvanlarının ihtiyaçlarına da daima öncelik vereceğimiz anlamına geliyor. Sağlıklı hayvanlar demek her zaman daha sağlıklı insanlar demektir," diyerek noktalıyor.