DİYABET HEMŞİRELİĞİ, DİYABET TEDAVİSİNDE FARK YARATIYOR

Diyabet; hasta ve hasta yakınlarının yaşamını ciddi ölçüde etkileyen ve zorunlu yaşam tarzı değişikliklerini gerektiren önemli bir halk sağlığı sorunu. Hayat boyu süren diyabet hastalığının etkilerini en aza indirmek ve yaşam kalitesini artırmak için diyabet hemşireliğinin öneminin her geçen gün ülkemizde daha fazla anlaşılmaya başladığına dikkat çeken Diyabet Hemşireliği Derneği Başkanı ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Olgun, “Diyabet hemşiresinin en önemli rolü diyabet eğitimidir. Diyabet eğitimi, diyabet bakım kalitesini geliştiren, kişinin bireysel yönetimini başarmasını sağlayan önemli bir unsurdur ve diyabet hastaları için oldukça önemlidir; bireyin bilinçlenmesini sağlar” dedi.

Boehringer Ingelheim, Türkiye, Kasım 2020 – Diyabet, komplikasyonları nedeni ile yaşam kalitesini düşüren, körlük, koroner arter hastalığı, böbrek yetmezliği, diyabetik ayak gibi istenmeyen sonuçları olabilen önemli bir hastalık. Bu hastalığa karşı özellikle sağlıklı yaşam alışkanlıklarının edinilmesi, hastaların diyabetle mücadele sürecinde dikkat etmesi gerekenleri bilmesi çok büyük önem taşıyor. Bu kazanımların edinilmesinde ve diyabet hastalarının yaşamını kolaylaştırmada, ülkemizdeki önemi her geçen gün daha fazla anlaşılan diyabet hemşireliği büyük bir rol oynuyor. Bu nedenle 2020 yılı, Florence Nightingale'in 200. doğum yılı olması sebebiyle Dünya Sağlık Örgütü tarafından “Uluslararası Hemşirelik” yılı ilan edildi. Yine Uluslararası Diyabet Federasyonu (UDF) diyabet hastalığında hemşireliğin ve diyabet eğitiminin önemine dikkat çekmek için bu yılı “Diyabet ve Hemşire” yılı olarak kabul etti ve tema içeriğini “Diyabet Bakımında Hemşire Fark Yaratır” olarak açıkladı.

prof.dr_._nermin_olgun
“Diyabet eğitimi alan hastalar diyabeti kontrol altına almakta daha başarılı”

 

Diyabet eğitimi alan hastaların diyabeti kontrol altına almakta daha başarılı olduğuna dikkat çeken Diyabet Hemşireliği Derneği Başkanı ve Hasan Kalyoncu Üniversitesi SBF Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nermin Olgun, “Diyabet hastaları bakım ve tedavi konusunda diyabet hemşirelerinin yardımına gereksinim duymaktadır. Burada önemli olan doğru bir diyabet eğitimi almaktır. Bu eğitim diyabet hastalarının özelliklerine, eğitimin amacına ve eğitim yöntemine göre belirlenmelidir. Bu konuda en büyük sorumluluk hemşirelere düşmektedir. Hemşireler hastaların eğitim ihtiyacının belirlenmesinde ve diyabetlerini kontrol etme becerisi kazandırmada önemli rol oynamaktadır” dedi.

“Diyabet hemşiresi komplikasyonların önlenmesinde hasta ve hasta yakınlarına gerekli eğitimi vermektedir”

Diyabet hemşirelerinin hastaların bakım ve tedavisi ile ilgili uygulamaların tümünü dikkate aldığını belirten Olgun; “Diyabet hemşiresinin görevleri arasında; bakım ve tedaviyi takip etmek, eğitim ve bakım ihtiyacını belirlemek, hastaların bakımında görev almak, yaşam kalitesini yükseltmede gereksinim duyulan konularda danışmanlık yapmak, hastaların kendi kendini yönetmesine destek olmak, hekim tarafından belirlenen tedaviyi yönetmek, diyabetle ilgili her düzeyde eğitim programının geliştirilmesinde rol oynamak ve hastalara günlük yaşamda gereksinim duyacakları sağlık önerileri ve sosyal haklar konusunda bilgi ve beceri kazandırmak gibi kritik noktalar vardır. Burada önemli olan hastanın takibini düzenli şekilde yapmak ve komplikasyonların önlenmesinde hasta ve hasta yakınlarına gerekli eğitimi vermektir” dedi.

“Eğitim diyabet tedavisinin temel taşıdır”

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre diyabet eğitiminin diyabetin temel taşı olduğuna ve hastaların toplum ile bütünleşmesinde yaşamsal önemi bulunduğuna dikkat çeken Olgun diyabet eğitimini; “Eğitim, Dr. Eliot Joslin’in de belirtiği gibi diyabet tedavisinin bir parçası değil, tam tersine tedavinin bizzat kendisidir. Amacı, diyabetli bireyin kendini daha iyi hissetmesini sağlamak, hastalığı daha iyi kontrol ederek hastayı oluşabilecek yan etkilerden korumak, tedavi giderlerini azaltmak, tedavi hatalarını azaltmak ve hastanın yeni teknolojiyi kullanabilir hale gelmesine katkıda bulunmaktır” diye ifade etti.

Diyabet hastaları günlük hayatta nelere dikkat etmeli?

Diyabet hastalarının rutin olarak dikkat etmesi gereken konular olduğunun altını çizen Olgun, “Hastalar tedaviye tam uyum göstermeli, sağlıklı yaşam alışkanlıklarını bırakmamalı, diyabet kimlik kartlarını sürekli yanında taşımalı, insülin uygulama becerisi kazanmalı, diyabetik ayak ile ilgili dikkat etmesi gerekenleri unutmamalı. Bu önemli noktalardan birinin bile atlanması diyabet kaynaklı komplikasyonların gelişmesine neden olabilir” uyarısında bulundu.

“Diyabet tedavisini merkezine alan bir firma olarak diyabet hemşireliğinin öneminin farkındayız”

 

Neredeyse tüm dünyayı etkisi altına alan diyabet hastalığının Boehringer Ingelheim’ın da en önemli mücadele alanlarının başında geldiğini belirten Boehringer Ingelheim Türkiye Metabolizma İş Birimi Direktörü Arif Ok; “Bu hastalığın farkındalığını artırmak adına sürdürülebilir projeler yürüten ve ülkemizdeki tüm Tip 2 diyabet hastalarına geleceğin tedavilerini sunmak için çalışan Ar-Ge odaklı bir firma olarak, Tip 2 diyabette yaşamları değiştiren çığır açıcı tedavileri Türk tıbbının hizmetine sunuyoruz. Büyük bir eforla mücadele ettiğimiz bu hastalığın tedavisinde diyabet hemşireliğinin ne kadar büyük bir önemi olduğunun farkındayız” dedi.

Ok, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun diyabet eğitiminin önemine dikkat çekmek için bu yılı “Diyabet ve Hemşire” yılı olarak kabul etmesinin çok anlamlı olduğunu aktararak, “Diyabet tedavisinde hastaların doğru eğitim alması hayati önem taşıyor. Bu nedenle ülkemizde diyabet hemşireliğin öneminin her geçen gün daha da artacağına inanıyoruz. Diyabet hemşireleri diyabetle mücadelenin isimsiz kahramanları ve onların azmi sayesinde diyabete karşı daha fazlasını birlikte başaracağız” dedi.

Boehringer Ingelheim hakkında

Hem insan hem de hayvan sağlığını ve yaşam kalitesini geliştirme hedefiyle faaliyet gösteren araştırma odaklı ilaç şirketi Boehringer Ingelheim, yaşamları değiştiren çığır açıcı tedaviler yaratma misyonuyla hareket etmektedir. Kurulduğu 1885 yılından günümüze aile şirketi kimliğini sürdüren firma, vizyonunu uzun vadeli belirleyebilme özgürlüğü sayesinde geleceğin sağlık sorunlarını tespit etmek için çalışmakta ve tıbbi ihtiyacın yüksek olduğu alanlarda en çok fayda sağlayabileceği alanları hedeflemektedir.

Dünyanın Araştırma – Geliştirme (Ar-Ge) odaklı lider ilaç şirketleri arasında yer alan Boehringer Ingelheim, 51 bini aşkın çalışanıyla insan ve hayvan sağlığı ilaçları ile biyofarmasötik fason üretimi olmak üzere üç iş alanında inovasyonla değer yaratmaya devam etmektedir. 2019 yılında net 19 milyar Euro ciro elden eden Boehringer Ingelheim, yaklaşık 3,5 milyar Euro tutarındaki Ar-Ge yatırımları sayesinde inovasyonları desteklerken hayat kurtaran ve yaşam kalitesini yükselten gelecek nesil ilaçların geliştirilmesine de katkı sağlamaktadır.

Boehringer Ingelheim, yaşam bilimleri topluluklarıyla iş birliklerinin ve uzman çeşitliliğinin gücünü benimseyerek daha fazla bilimsel fırsatı hayata geçirmektedir. Bugünün ve yarının hastalarının yaşamlarını değiştirecek tıp buluşlarının hayata geçmesine ivme kazandırmaktadır. 1995 yılından bu yana Türkiye’de faaliyet gösteren Boehringer Ingelheim Türkiye, hem insan sağlığı hem de hayvan sağlığı alanlarında önemli bir büyüme göstermiştir.

İnsan sağlığı alanında; Türkiye’de ilaç sektörünün büyüme ortalaması 2019 yılında yüzde 32 olurken Boehringer Ingelheim İnsan Sağlığı Birimi, yüzde 42’lik bir büyüme kaydederek sektör ortalamasının üzerine çıkmıştır. Bununla birlikte, 2019 senesinde yüzde 1,9’a ulaşan piyasa payıyla ilk 20 firma içinde yer almıştır. Türkiye, bu başarıları ile bağlı bulunduğu Orta Doğu, Türkiye ve Afrika (META) Bölgesi’nde büyük oyuncu konumunda yer almaktadır. Boehringer Ingelheim Türkiye; insan sağlığı alanında solunum, kardiyovasküler ve metabolik hastalıklar alanlarında Türk tıbbına hizmet etmektedir.

Hayvan sağlığı alanında ise; Türkiye’de hayvan sağlığı sektörü 2019 yılında yüzde 24 büyürken, Boehringer Ingelheim Türkiye Hayvan Sağlığı yüzde 40 oranında büyüyerek en hızlı büyüyen 2 firmadan biri olmuştur ve her sene artan performansıyla 3. sırada yer almaktadır. Bu başarıları ile Türkiye, hayvan sağlığı alanında Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Bölgesi’nin en hızlı büyüyen ülkesi konumundadır ve bölgeye pozitif katkı sağlamaktadır. Boehringer Ingelheim, büyükbaş ve evcil hayvan alanında aşı, antiparaziterler ve kronik hastalık tedavilerini; kanatlı alanında ise aşıları merkeze almaktadır. Bununla birlikte hayvanlarda ağrı tedavisi ile ilgili çözümler sunmaktadır.

Boehringer Ingelheim hakkında daha detaylı bilgiye internet sitesinden (www.boehringer-ingelheim.com.tr) veya faaliyet raporundan (http://annualreport.boehringer-ingelheim.com (link is external)) ulaşabilirsiniz.