Türkiye'deki ilaç sektörünün gelişimini merkezimize aldık
Boehringer Ingelheim Türkiye Genel Müdürü Evren Özlü:
“Boehringer Ingelheim Türkiye organizasyonuna liderlik etmeye başladığım 2016 yılından bu yana en önemli önceliğimiz; ülkemizde ilaç sektörü otoritelerinin vizyonuyla uyumlu şekilde paydaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanmak oldu.”
134 yıllık bir tarihi olan Boehringer Ingelheim olarak, ilaç sektöründeki en büyük 20 şirket arasındayız. 25 yıldan bu yana da Türkiye'de faaliyet gösteriyoruz. Araştırma odaklı bir ilaç şirketi olarak hedefimiz, her iki faaliyet alanında da sağlığı ve hayat kalitesini geliştirmek. Bu kapsamda yıllık net satışımızın yüzde 18'ini Ar-Ge harcamalarına ayırıyoruz. Öncelikle hala yeterli tedavi seçeneğinin bulunmadığı hastalıklara odaklanıyoruz ve yenilikçi tedaviler geliştirmeye yoğunlaşıyoruz. Hayvan Sağlığı alanında ise gelişmiş koruyucu tedavileri merkezimize alıyoruz. Türkiye organizasyonu olarak 2018 yılında önemli gelişmeler kaydettik ve toplamda 76 milyon euro net satış gerçekleştirdik. Bu satışların 65 milyon eurosu İnsan Sağlığı, 11 milyon eurosu ise Hayvan Sağlığı tarafında gerçekleştirildi. Şu anda ilaç piyasasında en hızlı büyüyen ilk 5 firma arasındayız ve geleceğe ümitle bakıyoruz.
Dünyanın en büyük 20 ilaç şirketinden biri olan Boehringer Ingelheim’ın Türkiye operasyonunun sorumluluğu verilen ilk Türk olarak geçiyorsunuz. Ilaç sektöründe büyük bir tecrübeniz bulunuyor. Bu noktaya geliş sürecinizi sizden dinleyebilir miyiz?
1991 yılından bu yana çalışma hayatının içindeyim ve bu sene sektördeki 25'inci yılım. Bu 25 yıl içinde birçok farklı firmada ve pozisyonda görev aldım. 2010 yılından bu yana da Boehringer Ingelheim ailesinin bir üyesiyim. İlk 3 yılımda Boehringer Ingelheim Türkiye İnsan Sağlığı İş Birimi'nin yöneticisi olarak görev yaptım. Bu süreçte firma tarafından gerçekleştirilen bazı eğitim programlarına gönderildim. Boehringer Ingelheim Almanya tarafından yürütülen Denetim Programı’na konuk denetçi olarak dâhil oldum ve değişik ülkelerin denetleme süreçlerini inceleme ve raporlama görevlerini üstlendim. Sonrasında Orta Doğu, Türkiye ve Afrika Bölgesi (META) Pazarlama Birimi'nin başına atanarak, 72 ülkenin pazarlamasının başında görev almak üzere Dubai'ye taşındım. Burada ilaç sektörüyle ilgili farklı tecrübeler edinme, farklı ülkelerin iş modelleri ve lokal dinamiklerini gözlemleme şansım oldu. 2016 yılında ise Boehringer Ingelheim Türkiye organizasyonunun başına getirildim ve şirketin 25 yıllık tarihindeki ilk Türk yönetici olarak göreve başladım.
Türkiye operasyonunun başına geldiğinizden bu yana ne gibi farklılıklar yarattınız?
Boehringer Ingelheim Türkiye organizasyonuna liderlik etmeye başladığım 2016 yılından bu yana en önemli önceliğimiz, ülkemizde ilaç sektörü otoritelerinin vizyonuyla uyumlu şekilde paydaşlarımızın ihtiyaçlarına odaklanmak oldu. Hem Insan Sağlığı hem de Hayvan Sağlığı iş birimlerinde; klinik araştırmalar, yatırımlar, yerelleşme ve yeni ürünlerin hızla ruhsatlandırılması gibi sektörün merkezindeki konularda otoritelerle iş birliği yaparak ilerledik. Şirketimizi konumlarken Türkiye'deki ilaç sektörünün gelişimini ve kamu sağlığını her zaman merkezimize aldık. Bu noktada öncelikli başlıklarımızdan biri yerelleşme oldu ve 2017 yılı itibariyle planlara dökmeye başladığımız çalışmalarımızda önemli gelişmeler kaydettik. Geçmiş 3 yıldaki en önemli bir diğer başarımız ise; Boehringer Ingelheim'in karşılanmamış medikal ihtiyaçlara yönelik tüm yenilikçi ilaçlarını kamu sağlığına ve Türk hekimlerinin hizmetine sunabilmemiz. Türkiye'de yenilikçi ürünlerle büyümeye ve yeni moleküllerin geliştirilmesi için klinik çalışmalara yatırım yapmaya her zaman devam edeceğiz.